Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Kaygı, insanların günlük yaşamlarını etkileyen duygulardan biridir. Gündelik yaşamımızda kaygı yaşamamıza neden olan birçok sebep vardır. Bunlardan birisi ise sınavlardır. Çünkü öğrenciler tarafından değerlendirilme olarak görülür. Başarısız olma korkusu ve kendini yetersiz hissetme bireylerde sınav kaygısını oluşturur.

Sınava giren öğrencilerde de “anne ve babama ne derim; arkadaşlarım kazanır, ben kazanamazsam; ya başarısız olursam” gibi düşünceler kaygı doğurmaktadır. Günümüzdeki sınav sistemi nedeniyle öğrenciler çok erken yaşlarında sınav kaygısı yaşamaya başlarlar. O yüzden sınav kaygısı üzerinde durulması gereken bir konudur.

Kaygı oluşumunda anne babaların çocuklarına karşı tutumları oldukça önemli bir etkendir. Anne ve babalar çocukları daha doğmadan bile onların hayatlarıyla ilgili planlar yapmaya başlarlar. Bu beklentileri çocuk doğduktan sonra da devam eder. Genellikle ebeveynlerin beklentileri en çok eğitim ile ilgilidir. Bu eğitim hayatıyla ilgili beklentiler anne ve babaların tutumlarını etkiler.  Bu süreçte ebeveynin olumsuz tutumları, kıyaslamaları, çocuk yerine hedef belirlemeleri gibi davranışlar çocuğun daha fazla strese girmesine ve böylece daha fazla hata yapmasına neden olur.

Ebeveynlerin çocuklarına karşı olan tutumları 6 başlık altında toplanabilir:

Aşırı koruyucu tutumda, ebeveynler çocuklarının özgürce hareket edebilmesi için çok sınırlı bir alan bırakmışlardır. Bu aşırı kontrol altında yaşama hali çocuğun gelişimini olumsuz etkiler. Dolayısıyla bu tutum çocukların çevrelerine fazla bağımlı olmalarına, sorumluluk alamamalarına ve özgüven sorunlarına sebep olabilir.

Demokratik aile tutumunda, ebeveynler çocuklarının sözlerine değer verir ve saygı gösterirler. Çocuk ailesi tarafından belirlenen sınırlar içerisinde özgürdür ve söz hakkına sahiptir. Bu ebeveynlerin çocuklarının güven duyguları artmış ve özgüvenleri gelişmiştir. Böylece, daha rahat bir şekilde sorumluluk alabilirler. Aile başarısızlıkları cezalandırmak yerine çocuğunu başarması için motive eder ve sonrasında pekiştirmek için bu başarıyı ödüllendirir.

Aşırı baskıcı (otoriter) aile tutumunda, ebeveynler çocuklarına pek söz hakkı tanımazlar. Aile çocuğu fazlasıyla sınırlandırır. Çocuklar, koyulan kurallara karşı geldiklerinde genelde cezayla baskı altına alınırlar. Ceza yöntemi ile yetişen çocuklar başarabilecekleri şeyleri başaramayacaklarını düşünürler ve akademik hayatları da olumsuz etkilenir.

Tutarsız aile tutumunda, ebeveynlerin çocukları büyürken onlar için belirledikleri sınırlamalar yoktur. Çocuğa karşı bazen fazla hoşgörülü bazen ise fazlasıyla baskıcı ve otoriterlerdir. Bu yüzden, çocuklar görebilecekleri tepkilerden emin olamazlar ve görüşlerini ifade etmekten çekinirler.

Kayıtsız ve ilgisiz aile tutumunda, ebeveynler ile çocuk arasında iletişim kopukluğu vardır. Aile çocuğun duygu, düşünce ve davranışlarını görmezlikten gelir. Bu durum çocuğun kendini yalnız hissetmesine neden olur. Bunun sonucunda çocuklarda özgüven eksiklikleri ve farklı problemler görülebilir.

Mükemmeliyetçi aile tutumunda, Aile çocuktan hep en iyisini bekler. Çocuklar ailelerinin istedikleri düzeyde başarılı olmakta zorlanırlar ve bu yüzden de sınav kaygısı yaşarlar.

Anne-Baba Tutumlarının Sınav Kaygısı Üzerindeki Etkileri

Çoğu aile kendi kaygılarını çocuğa yansıtmadıklarını sansalar da yansıtırlar. Bu yüzden ailelerin başarı beklentileri çocuklar için girilecek sınavdan daha büyük bir sorumluluk ve yüktür.  Aşırı baskıcı (otoriter) ve mükemmeliyetçi aile tutumlarında bunu görebiliriz. Ayrıca, Ailenin ilgisiz tutumunun artmasıyla birlikte öğrencide sınav kaygısı da artış göstermektedir. Çünkü ailenin bir beklentisi olmadığı için çocuklar başaramayacaklarını düşünürler. Son olarak, Aşırı koruyucu tutum çocukların daha öncesinde sorumluluk almamalarından ötürü böyle büyük bir sorumlulukla karşılaşınca kaygı yaşamalarına sebep olur.

Sınav Döneminde Ebeveyn Tutumları Nasıl Olmalıdır?

-Belirli düzeyde kaygı başarı için gereklidir!  Fakat bunun aşırı çok veya aşırı az olması durumu olumsuz etkiler yaratır. Yani, ebeveyn tutumlarında da hoşgörülü ve demokratik bir tutum içinde olmak aşırı koruyucu, aşırı baskıcı veya mükemmeliyetçi bir tutum içinde olmaktan daha olumlu sonuçlar verecektir.

-Beklentileri gerçekçi düzeyde tutmak gerekir. Ebeveynler çocuklarına karşı onların kapasitesini aşmayacak şekilde belirli bir beklentisi olmalıdır böylece çocuklar başarabileceklerini ve ailelerinin onlara güvendiğini hissedebilir.

-Plan ve programlarını yapmaları için onları teşvik etmeli ve programlarına uymakta zorlandıklarında tepkisel davranmak yerine neden zorlandıklarıyla ilgilenilmelidir. Örneğin, “Hangi noktalarda zorlandın? Nasıl bir program olsa daha rahat takip edebilirsin? Böyle bir program olsa daha rahat takip edebilir misin?” gibi sorularda yaklaşmak faydalı olabilir.

-Bu süreçte çocukları akranlarıyla kıyaslamaktan kaçınmak sınav kaygısını artmasını engelleyebilir.

-Aileler başarısızlık durumunda verdiği tepkilerin çocuğu endişelendirmemesine dikkat etmelidir. Öğrenciye kendisine dair algının sadece nota bağlı olduğu düşündürülmemelidir.

-Çocuğunuza rol model olabilirsiniz. Başarısızlıklarınızla nasıl başa çıktığınızı onlara gösterebilirsiniz.

– Başta da dediğimiz gibi bu süreçte ailelerin kaygılanmaması önemlidir.  Çocuklarınıza, çalışmalarına ve kendi katkınıza güvenin. Onların sınav stresini arttırmayın. Çocuklarınızın sizler için her sınavdan, her başarıdan, her kazançtan önemli olduğunu hatırlayın ve bunu onunla paylaşın.