
Biten Evliliğin Belirtileri Nelerdir?
Evlilik, iki bireyin hayatlarını birleştirme sürecinde duygusal, psikolojik ve sosyal açıdan güçlü bir bağ kurmasını gerektirir. Ancak bazı evlilikler, zamanla bu bağın zayıflamasıyla birlikte sarsılır. Her evlilikte tartışmalar, fikir ayrılıkları ya da uzaklaşmalar olabilir; fakat bazı durumlar evliliğin artık sürdürülemez bir noktaya geldiğinin açık göstergesidir.
Bu yazıda, bitmekte olan bir evliliğin belirtilerini bilimsel ve psikolojik açıdan ele alacağız. Konuyu, çocuk ve yetişkin psikiyatrisi alanında uzman olan Uzm. Dr. Mustafa Kemal ÖZCAN’ın klinik tecrübelerinden de yararlanarak inceleyeceğiz.
- Duygusal Bağın Zayıflaması
Bir evliliğin temelini oluşturan en önemli unsur, çiftler arasındaki duygusal bağdır. Eşler artık birbirlerinin mutluluklarını, üzüntülerini ya da günlük hayatlarını paylaşma ihtiyacı hissetmiyorsa, bu bağ zayıflamaya başlamış olabilir.
Belirgin işaretler şunlardır:
- Birbirinin duygusal ihtiyaçlarına ilgisizlik
- Empati kurmakta zorlanma
- Kırıcı davranışların normalleşmesi
- Yakınlaşma veya temas isteğinin azalması
Bu süreçte bireyler, kendilerini yalnız, anlaşılmamış ve değersiz hissedebilirler. Özellikle uzun süreli duygusal kopukluklar, evliliğin temel taşı olan güveni ve bağlılığı derinden sarsar.
- İletişimin Bozulması
İletişim, her sağlıklı ilişkinin en önemli yapı taşıdır. Ancak bitmekte olan evliliklerde iletişim artık bir köprü değil, bir engel haline gelir.
Eşler birbirini anlamaya değil, savunmaya başlar. Konuşmalar tartışmaya, tartışmalar ise sessizliğe dönüşür. Sürekli eleştiri, suçlama, alay veya pasif agresif davranışlar da iletişimi tamamen tıkar.
Kritik göstergeler:
- Sessiz kalma veya tamamen iletişimi kesme
- Küçük meselelerde bile büyük tartışmaların yaşanması
- Dinlemeden yargılama eğilimi
- İletişimde sabır ve saygının kaybolması
Uzm. Dr. Mustafa Kemal ÖZCAN’a göre, çiftlerin birbirine “duyulmadığını” hissettirdiği noktada, ilişkide ciddi bir çatlak oluşur. Bu çatlak zamanla duvarlara dönüşebilir.
- Ortak Paydaların Kaybolması
Birlikte geçirilen zamanın niteliği, evlilikteki bağın gücünü belirler. Ortak hobiler, geziler, hedefler ya da paylaşılan anılar azaldığında, çiftler birbirinden uzaklaşır.
Eskiden birlikte yapılmaktan keyif alınan aktiviteler artık sıkıcı gelir, hatta kaçınılır hale gelir. Bu durumda çiftler, zamanlarını ayrı geçirmeyi tercih etmeye başlar.
Bir süre sonra şu düşünceler ortaya çıkar:
- “Artık onunla konuşacak bir şeyim yok.”
- “Eskiden olduğu gibi yakın hissetmiyorum.”
- “Birlikte vakit geçirmek beni yormaya başladı.”
Bu hisler, evliliğin içsel dinamiklerinde kopma yaşandığının sinyalleridir.
- Saygının Azalması
Sağlıklı ilişkilerde sevgi kadar saygı da belirleyicidir. Saygı azaldığında, çiftlerin birbirine karşı tutumu olumsuz bir hâl alır. Aşağılama, küçümseme, hakaret veya umursamaz davranışlar sıklaştığında, evlilik artık yıpranma sürecine girmiştir.
Saygısızlık yalnızca sözle değil, beden diliyle de ifade edilir. Göz devirmek, alaycı bir gülümseme ya da sessizce uzaklaşmak bile partnerde değersizlik duygusu yaratabilir.
- Fiziksel ve Duygusal Mesafenin Artması
Eşler arasındaki fiziksel temas — sarılmak, dokunmak, el ele tutuşmak — evlilikteki yakınlığın somut göstergesidir. Bu temasın azalması, yalnızca fiziksel değil, duygusal uzaklaşmayı da beraberinde getirir.
Bu dönemde:
- Cinsel isteksizlik yaşanabilir.
- Eşlerden biri diğerine karşı ilgisini kaybeder.
- Fiziksel yakınlık zorlayıcı veya gereksiz bir eylem olarak görülür.
Zamanla ev içinde iki yabancı gibi yaşayan bir çift görüntüsü oluşabilir.
- Gelecek Planlarının Ayrışması
Evlilik, ortak bir gelecek inşa etme arzusuyla başlar. Ancak biten evliliklerde eşler artık “biz” yerine “ben” demeye başlar. Geleceğe dair planlar, hayaller ya da hedefler farklı yönlere gider.
Örneğin biri taşınmak isterken diğeri aynı yerde kalmakta ısrarcı olabilir. Ya da biri çocuk isterken diğeri istemeyebilir. Bu noktada, aradaki hedef farkı, duygusal olarak da bir kopuşu tetikler.
- Sürekli Kıyaslama ve Mutsuzluk Hissi
Biten evliliklerde bireyler, geçmişteki mutluluk anlarını ya da diğer çiftleri sıkça kıyaslamaya başlar. “Eskiden böyle değildik” ya da “Başka insanların ilişkileri daha iyi” düşünceleri sık sık zihni meşgul eder.
Bu tür kıyaslamalar, mevcut ilişkinin sorunlarına değil, eksik yönlerine odaklanılmasına neden olur. Sürekli mutsuzluk hissi, zamanla umutsuzluğa dönüşür.
- Güvenin Kaybolması
Güven duygusu, evlilikte en temel yapı taşlarından biridir. Kıskançlık, gizlilik, yalan ya da sadakatsizlik gibi durumlar güveni sarsar. Bir kere kırılan güven, çoğu zaman kolayca onarılamaz.
Eşler birbirinin davranışlarını sorgulamaya başladığında, evlilikte şüphe hâkim olur. Bu noktadan sonra, ilişki genellikle “alışkanlık” veya “zorunluluk” temelinde devam eder.
- Çocuklar Üzerinden İletişim Kurma
Biten evliliklerde sık görülen bir başka belirti, eşlerin artık doğrudan iletişim kurmak yerine çocuklar aracılığıyla konuşmasıdır. Bu durum, çocuk üzerinde psikolojik baskı yaratır ve aile içi dengeleri bozar.
Çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında uzman olan Uzm. Dr. Mustafa Kemal ÖZCAN, bu durumu şöyle açıklar:
“Ebeveynler, kendi duygusal çatışmalarını çocuk üzerinden yürüttüklerinde, aslında çocuğa duygusal yük aktarırlar. Bu da uzun vadede kaygı ve davranış bozukluklarına yol açabilir.”
- Artık Denememek
Belki de en net belirti, artık hiçbir şeyi düzeltme çabasının kalmamasıdır. Çiftler sorunları konuşmak yerine kabullenir, duygusal olarak geri çekilir ve birbirlerine karşı ilgisizleşir.
Bu durumda evlilik, yalnızca yasal veya toplumsal bir birliktelik olarak sürer; fakat duygusal anlamda çoktan bitmiştir.
Biten Evliliklerde Ne Yapılabilir?
Her evlilik aynı şekilde bitmez. Ancak bu belirtiler fark edildiğinde, profesyonel destek almak süreci sağlıklı bir şekilde yönetmeye yardımcı olabilir. Psikiyatristler ve aile terapistleri, iletişim kanallarını yeniden açmak, duygusal bağları onarmak ve bireysel farkındalığı artırmak konusunda önemli bir rol oynar.
Sıkça Sorulan Sorular
- Biten bir evlilik kurtarılabilir mi?
Evet, erken fark edilirse ve iki taraf da çaba göstermeye istekliyse, terapi desteğiyle evlilik onarılabilir. - Evliliğin bittiğini nasıl anlarım?
Sürekli mutsuzluk, iletişimsizlik ve ilgisizlik hâli uzun süredir devam ediyorsa bu ciddi bir sinyaldir. - Çocuklar bu süreçten nasıl etkilenir?
Anne-baba arasındaki çatışmalar çocukta kaygı, özgüven eksikliği ve uyum sorunlarına yol açabilir. - Evlilik terapisinin süresi ne kadardır?
Sorunların derinliğine bağlı olarak birkaç seansla başlayıp uzun vadeli bir sürece dönüşebilir. - Tek taraflı çaba yeterli olur mu?
Hayır. Evliliğin yeniden inşası iki tarafın da samimi isteğini ve emeğini gerektirir. - Ne zaman profesyonel yardım alınmalı?
İletişim tamamen koptuğunda, güven zedelendiğinde veya duygusal tükenmişlik yaşandığında bir uzmana başvurmak gerekir.
Sonuç
Biten bir evliliğin belirtileri, genellikle duygusal uzaklaşma, iletişim eksikliği ve güven kaybı gibi temel dinamiklerle kendini gösterir. Bu sinyalleri erken fark etmek, ilişkinin tamamen bitmeden önce onarılmasına fırsat tanıyabilir.
İstanbul Şişli–Fulya–Nişantaşı bölgesinde kliniği bulunan Uzm. Dr. Mustafa Kemal ÖZCAN, hem yetişkin terapileri hem de çocuk psikiyatrisi alanında sunduğu bilimsel yaklaşımlarla, bireylere ve çiftlere bu süreçlerde profesyonel destek sağlamaktadır.